ŞİİRLER
Üç Harf yanyana kaç şekilde gelir Bilirmisin ?
Aşk dersin .. Sen dersin .. Ben dersin ..
Sen ...Ben biter Biz dersin
gün gelir Git dersin..
Peki Dur Kelimesinden Haberdar degilmisin ?
Dur demeyi Bilmezmisin
Git demek kolay
Dur diyebilecek kadar Yüreklimisin.. ? CAN YÜCEL
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiceklerin en solmazını.
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için ,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin,nimettensin!
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin,bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla,nehirlerle ,kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların,nehirlerin,kuşların sesinden
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme,müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini.
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür,
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.(CAHİT SITKI TARANCI)
BENİ UNUTMA
Bir gün gelir de unuturmuş insan,
En sevdiği hatıraları bile.
Bari sen her gece yorgun sesiyle,
Saat on ikiyi vurduğu zaman ,
Beni unutma.
Çünkü ben her gece o saatlerde,
Seni yaşar ve seni düşünürüm.
Hayal içinde perişan yürürüm.
Sen de karanlığın sustuğu yerde,
Beni unutma.
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime ,ey yar.
Senin de başında o çılgın rüzgar,
Deli deli esiverirse bir gün,
Beni unutma.
Ben ayağımda çarık ,elimde asa,
Senin için şu yollara düşmüşüm.
Senelerce sonra sana dönüşüm ,
Bir mahşer gününe de rastlasa,
Beni unutma.(ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN)
BİZİM MEMLEKET
İçimden tanırım ben o illeri
Onlar ki zahirde viran olurlar.
Ardıçlı dağları,çamlı belleri
Aşanlar Şirin'e hayran olurlar.
Dökülür köpüklü sular yarından,
Baharlar yaratır kışın karından,
İçenler sihirli pınarlarından
Şöyle bir silkinir ceylan olurlar.
Orada yaşayan erlerin içi
Bir tasta yoğurur derdi,sevinci.
Onlar ki sabansız,tarlasız çiftçi;
Davarsız ,kavalsız çoban olurlar...
Başı boş kırlara salar tayını,
Elinden düşürmez okla yayını,
Aklına getirmez zafer payını
Memleket yolunda kurman olurlar. (FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL)
HIZIR'A MEKTUP
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kal'asının burcunda
Sonsuz bir belaya nazır
Topuklar boşluğun avucunda
Derin yar adım çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır,Divan hazır
Ferman hazır,Kurban hazır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme döndüğü sınır
Peri değil,Huri değil
Gülce bir insan
Hayal değil,Masal değil
Gülce bir buhran
Maraz değil,Mecaz değil
Gülce bir tufan
Güzelliğin zulme döndüğü sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni ha itecek
Gülce bir beyaz zehir
Gülce bir vahim haz
Pir tuttu beni zahir
Bir daha bırakmaz
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme döndüğü sınır
Sonum yazık,sonum hüsran
Adım gibi biliyorum
Başlanmamış bir korkudan
Ölüyor,diriliyorum
Ben fakir,En hakir
Bin taksir, Ateşten,Kalleşten
Mızraktan gürzden
Dabbetülarzdan
Korkuyu bilmeyen ben
Korkuyorum Gülce'den
Ödüm patlıyor Gülce'ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor,ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum.
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni ha itecek
ÖMER LÜTFÜ METE
İNFİLAK
Ben gidince hüzünler bırakırım
Bu senin yaşadığındır
Bir ev sıkılır kadınlardaki
Bir adam sıkılır kadınlardaki
Seni sevmek bu kadar mı
O benim yaşadığımdır.
Bazan da bir yerde kuşlar vardır
Ne uçmak ne görünmek için
Bir karanfil pencereyi deler
Bir kapı kendiliğinden kapanır
İstesek sevişirdik ama olmadı
Biz değil yaşayan acılardır.
Gitsem de her yerde biraz vardır
Hatırda zamansız bir plak
Bir otel kapısı,biraz istasyon
Vardır o seninle birlikte olmak
Buluşur çok uzaktan ellerimiz
Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak.(EDİP CANSEVER)
TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi. Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet RAN
Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez!!!(OSCAR WİLDE)
Her sevdiğimden bir şeyler öğreniyorum
Her bir şey öğreteni seviyorum
Severek yaşıyorum
Değil mi ki zaten yaşamak;Sevmek ve Öğrenmek
Herkesten bir şeyler öğreniyorum
Bir şeyler öğrenmeyi seviyorum
Sevmeyi öğreniyorum
Öğrendikçe daha çok seviyorum
Severken yürekler tek,beden tek,
Sevgi,vermek demek
Yaşamak:Sevmek ve öğrenmek demek...
Sevmiştim seni gözlerinde dünyayı görür gibi
Duru pınarlardan su içer gibi
Ruhumun sesini dinler gibi
Sanki başımda kavak yelleri eser.
VAKTİ GEÇMİŞ DÜŞÜNCELER
İş işten geçti de olduk farkında,
Meğer yaşamak da bir sanat imiş.
Ezildik büzüldük felek çarkında,
İş uzun emelden ferâgat imiş.
Hayat yollarında hızlı yürüdük,
Yağmurda ıslandık, günde kuruduk,
Yitirdik sağlığı çöktük çürüdük,
Sağlık ele geçmez saltanat imiş.
Hayâl denizine gemiler saldık,
Kara yaygılarla uykusuz kaldık,
Dünya varlığında sanki ne aldık,
İşin başı sabır, kanaat imiş.
Çok imiş hayatın özellikleri,
Bakmış görmemişiz güzellikleri,
Biz mekân tutmuşuz gazelllikleri,
Sevip sevilenler bermurat imiş.
Halil, gam kederi silmek gerekmiş,
Kuru ekmek yiyip gülmek gerekmiş,
Dakkanın kıymetin bilmek gerekmiş,
Ömür bir sınırlı seyahat imiş.
HALİL KARABULUT
MEZARLIK
Sabah mezarlığa vardım,
Baktım herkes ölmüş yatar,
Her biri çâresiz olup,
Ömrünü yitirmiş yatar.
Kimi yiğit, kimi koca,
Kimi vezir kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece,
Karanlığa girmiş yatar.
Vardım onların katına,
Baktım ecel heybetine,
Ne yiğitler muradına,
Daha ermemiş yatar.
Niceleri bağrın deler,
Kurtlar üstünde gezeler,
Gepegencecik tazeler,
Gül gibi solmuş yatar.
Yarı kalmış tüm işleri,
Dökülmüş inci dişleri,
Dağılmış sırma saçları,
Hep yerlere düşmüş yatar.
Çürüyüp durur tenleri,
Hakka ulaşmış canları,
Görmez misin sen bunları?
Nöbet bize gelmiş yatar. (YUNUS EMRE)
.jpg)
KÜÇÜK DÜŞ'TEN BÜYÜK DÜŞ'E DÜNYANIN DEKOLTESİ
Lacivert bir kutuydu
Ben bir düşe düştüm
Hem düşü görendim
Hem de bizzat düştüm
İçinden geçmiştim
Zamana baktım
Bugündüm, gelecektim
Hem de galiba dündüm
Duran nasıl dönermiş
Gelen nasıl gidermiş
Bildi
Bilmedin
Bilemedin
Hem ondan kaçtım
Bir de peşine düştüm
.jpg)
UÇUN KUŞLAR
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere,
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere
Dikenler içinde sarı gül vardır.
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Orda geçti benim güzel günlerim
O demleri anıp bu gün inlerim
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
İçimde oralı bir bülbül vardır.
Uçun kuşlar uçun burda vefa yok,
Öyle akar sular, öyle hava yok,
Feryadıma karşı aksi seda yok,
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Hey Rıza! Kederinde başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elemi aşkın,
Sende derya gibi daima taşkın,
Daima çalkanır bir gönül vardır.
RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI
.jpg)
NERDESİN?
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpeymeyle dolar: Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki, ben onu,
Âşı kıyım beni çağıran bu sesin.
Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider;
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana: Nerdesin?
Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden.
Ta derinden bir gün bana "Gel" desin.
AHMET KUTSİ TECER
.jpg)
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne hâlden anlayan bulunur;
Ah, aklımdan ölümüm geçer!
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur...
Ve gönül Tanrı'sına derki:
"Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!"
CAHİT SITKI TARANCI
.jpg)
SANAT
Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.
Bizim diyarımız da bin bir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.
Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da
Gezersin kırk asırlık bir mâbedin içini,
Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyacan verir bir parça yeşil çini...
Sen raksına dalarken için titrer derinden,
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin.
Bizimde kalbimizi kımıldatır yerinden,
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.
Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en hazin bir musiki yerine!
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir şehirde bir kadın heykeline,
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun,
Görünce bir köylünün kırılmayan belini...
Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz!
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
.jpg)
SONSUZ RÜYA
Ezeli varlığa candan vurulan âşıklar,
Ses alır tâ ötesinden ebedi dünyanın.
Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyanın.
.jpg)
Yüreğimin sesini dinletirim
Aklımla gördüğüm dünyanın ucunda garip bir isim
Yüreğimle konuşan, kalbimle kımıldayan biri var
Hayatımın anını ruh alemiyle özdeşleştiren bir isim
Maddeden uzak mana iklimini yoğunlaştıran biri var
Dünyası çetin, zeki ve metin
Hiç korku bilmiyor her zaman fatin
Ruhuna yansıyan lalezar gülün
En derin kokulu sevgi ruhlu biri var
Mutluluğun sembolü güzellikler diyarı
Ayrılmak hiç olmasın gönüller doysun
Yüreğime yansıyan hep o var
Maddeden uzak mana iklimini yoğunlaştıran biri var(M.B)
Yapraktı
Başka türlü bir şey benim istediğim:
Ne ağaca benzer, ne de buluta.
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz,
Havası ayrı hava..
Bir başka yolculuk dalından düşmek yere
Yaşadığından uzun
Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
Ağacın yüksekliğince
Dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
Vardığın çimen yeşilliğince
Nerde gördüklerim?
Nerde o beklediğim
Rengi başka
Tadı başka..
CAN YÜCEL
Sevgi Duvarı
Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri
Çöpcülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Dustuğum yer öyle açık seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
EY SEVGİLİ EN SEVGİLİ
Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
|
|
Sezai Karakoç |