<
Hak-yareni

YAZILARIM


EVLİLİK=ÖZGÜRLÜK -TÜR
Evlilik bir çok insanın düşündüğü gibi esaret değildir.Aslında boyunduruk altındaki iki azınlığın bağımsızlıklarını ilan ederek kurdukları Cumhuriyet'tir.Bu bağlamda düşünürsek evliliğe atılan ilk adım bireysel özgürlüğümüze atılan adımdır aslında.Kişiler her ne kadar aynı kandan,aynı candan olsalarda nihayetinde ailelerinden bağımsız ,kendi düşünceleri,duyguları,bakış açıları olan bireylerdir.Gençler isteselerde istemeselerde evdeki kurallara ,disipline uymak zorundadır.Lakin evlendikten sonra üzerlerindeki bu kurallar baskısı kendiliğinden kalkar.Artık kendi düzenleri,kendi kuralları vardır.Bu kendiğinden gelişen durum farkına varmadan kişilerin öz güven sahibi olmasınıda sağlar.Tabiki kurulan bu Cumhuriyet'in koruna bilmesi için eşlerin öncelikle birbirlerine özgürlük alanları bırakmaları gerekmektedir.Eğer taraflardan biri bu alanı daraltmaya başlar işgalci olursa haliyle diğer tarafta başkaldıran asi olur.Böylesi bir savaşın sonuda ya boşanma yada mecburiyetten,çaresizlikten hakkıyla yaşanamayan ,azap verici ve kağıt üzerinde devam eden evlilik olur.                                                                     

 

İNSANİ İLİŞKİLER
Bizler yani yaratılmışların en şereflisi olan insan ırkı bize bahşedilen bu şerefi hak ediyormuyuz acaba? Evet bazı yüksek ruhlu insanlar var diyorsunuz mutlaka.Peki biz sayılı ömrümüz olduğunu bile,bile gereksiz hırslar,bencillikler,kıskançlıklar,vefasızlıklar,nankörlükler yaparak  ömrümüzü heba etmiyormuyuz. Aslında ALLAH hepimize anlamak ve kullanmak için aklı,hissetmek,sevmek ,değer vermek için kalbi, acımak, merhamet etmek,empati kurmak için vicdanı vermiştir. Bizler sahip olduğumuz bu vasıfları nasıl kullanıyoruz sanırım sorunlar burda başlıyor.
 Öyleyse bizler nasıl insan olunur ,nasıl insan gibi davranılır öğrenmeliyiz.
Çünkü yanlış her davranışımız kalbimizde kara bir leke oluşmasına neden olur.
Bizler ister evlilik ilişkisi,ister arkadaşlık ilişkisi ,ister akraba ilişkisi ister iş ilişkisi olsun muhatap olduğumuz insanlara saygı ve özen içinde davranmalıyız.
Biraz daha duyarlı,ilgili,sevecen davranmakla ne kaybederiz ki.
Sanırım ilişkilerdeki en önemli sorun;Kişilerin birbirlerine tanımaları gereken özgürlük alanları bırakmamalarıdır.Bütün ilişkilerde kadınlar kocalarına,kocalar hanımlarına,ebeveynler çocuklarına hükmetme,üzerlerine oterite kurma hakları olduğunu düşünerek karşılarındakilerini kısıtlamaya çalışıyorlar.
Tabiki de sadece ve sadece bize ait olan özgür ruhlarımız da bir süre sonra bu esaret hayatından bıkarak azad edilmek isteyecektir.

 

 
ANNELERE  ÖNERİM
Çocuk büyüten veya bebeklerinin dünyaya gelmesini bekleyen annelere önemli olduğunu düşündüğüm  bir öneride bulunmak istiyorum.

Sevgili anneler hayatımızın en değerli varlıkları olan çocuklarımızı yetiştirirken bütün anneler gibi önceliğimiz yavrularımızın,sağlıklı,eğitimli ama herşeyden önemlisi iyi ,ahlaklı ,duyarlı ,güvenilir  kendine güvenen faydalı bireyler olmasını sağlaya bilmektir.
Mesela bebeğimiz dünyaya geldiği günden başlayarak günlük tutabiliriz.
Her gün yazamasakta önemli günlerde ilk gülüşü,ilk sözcüğü,ilk adımı gibi ateşlendiği zamanki korkularımızı ,hep ya düşerse ya canı acırsa tarzı kuruntularımızı yazıya dökersek çocuklarımız nasıl büyüdüklerini,bizim onlara duyduğumuz sevgiyi,şefkati anlamalarını sağlarız.
Her zaman hafızalarımız bu kadar güçlü kalmayacak.Zaman geçtikçe bazı şeyleri unutacağız.
Tuttuğumuz bu günlük bizimde anılarımızı tazalememize neden olacak,en önemlisi çocuklarımız ergenlikte duygusal, fiziksel zorluklarla  mücadele ederken bizlerden uzaklaşırken ,sevgimizden şüphe ederken yazdığımız günlük imdadımıza yetişecektir.Evladımız onu büyütürken ne kadar sevdiğimizi hatırlamayacaktır.Çocuğumuzun sevgimize en çok ihtiyacı olduğu  zaman yazdığımız günlüğü eline vererek okumasını isteriz.Böylece  kendisi bizzat okuyarak, yaşayarak sevgimizin büyüklüğüne şahit olur.
 
 

 

ÖLMEK NE GARİP ŞEY ANNE
"Baba olamayacağım örneğin
Toprak olmak ne garip şey anne"
Ahmet Kaya’nın dediği gibi ölmek ne garip şey...

 İnsanoğlunun faniliğini mutlak kabül ettiği tek gerçek ölüm değil mi?
 
Ölüm yok oluş,  girişi olan ama!  çıkışı olmayan kapı olduğunu,  hepimiz bilmekteyiz.  Ölümü kimilerimiz sadece yakınlarımızdan birini kaybettiğimizde sorgularız. Ama ölüm her an sorgulanması, hazırlık yapılması gereken ,  birgün hepimizin başına gelecek kaçınılmaz son değil mi?     Öyleyse kendimizi bir an önce hesaba çekmeliyiz. Bu yalan dünyayı bırakıp,  gerçek dünyaya göçtüğümüzde       
 
yanımızda, para - mevki- güç -  şöhret hiçbiri bizimle gelmeyecek. Sade ve sadece bu dünyada yaptığımız iyilikler ve kötülükler bizimle mezara girecekler. Arkamızda bıraktığımız izler doğruluk , dürüstlük, sevecenlik, saygı, yaradılanı sevmek yaradandan ötürü sözünü yaşam felsefemiz haline getirmekse umuyorum ki ! bizler kazananlardan olmuşuzdur,  güzel bir iz bırakmışızdır.  Bazen birileri bizi haksız yere eleştirdiklerinde, kalbimizi kırdıklarında ölümün hayattan daha güzel olduğunu düşünürüz. Çünkü orda haksızlık yok ,  sadece yaptıklarımızdan dolayı hesaba çekileceğiz. Bizi bizden iyi bilen, merhameti affı çok büyük yaradanımız var çünkü. Ruh halimizin kötü olduğu, kendimizi haksızlığa uğramış veya kimse beni anlamıyor diye düşündüğümüzde, yapmamız gereken şöyle düşünmek:
 
 Eğer hepimizin gönlünden geçen "Cennet" ise yolun sonundaki ışığa varmak ise, yapacağımız şey o  sonu ışık olan yolda cesurca yürümek.  Elbetteki bu yolda taşlar, çukurlar, yokuşlar olacaktır. Bize düşen "Sade ve sadece sana aşığım Allah'ım" diye düşünüyorsak ,bu sadece söylemlerimizden kalmamalı. Bu yolda ilk adım yaradılanı sevmekle başlar. Biz yaradılanı kayıtsız şartsız seveceğiz ki, Yaradanda bizi sevsin. Yolda bencilik, kibirlilik  çukurunun bizi içine çekmesine izin vermeyeceğiz. Küçüklü büyüklü kıskançlık taşları ayağımıza takılacak ,  yolumuzu kapatacak belki, biz  hoşgörümüzle taşları kaldıracağız. O dimdik nefs ego yokuşunu tırmanmak gerçekten zor olacak. Belki  kaç kez  yokuş aşağı düşeceğiz . Ama  yine ayağa kalkıp tekrar tırmanmaya başlayacağız. Taki nefsimizi egomuzu yenip  yolumuza devam edene kadar. Yolun sonuna geldiğimizde geriye dönüp baktığımızda, bencilliğimizi, kıskançlığımızı, kibrimizi, egomuzu  arkamızda bırakmış  olduğumuzu göreceğiz. Ve umulur ki Allah'ın sevdiği, razı olduğu kullardan olunur. Bu  yalan dünyada boşu boşuna yaşayıp, boşu boşuna ölmemiş oluruz.  Ve sanırım o zaman "ölmek ne garip şey" diye düşünmeyiz.

 

sitene mouse kodu ekle -
her hakkı saklıdır - 2010
®
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?

Ücretsiz kaydol