EMİRİN ATI
EMİRİN ATIVaktiyle bir emirin güzelliği, edası, yumuşak başlılığı,ihtişamı
ve asaleti dillere destan bir atı vardı. Emir bir gün atıyla,
padişahın alayına katıldı.Padişah atı gördükten sonra
,gözlerini ondan ayıramadı.Bütün gün üstünlüklerini
seyrettiği atın,kendi atı olması için neler vermezdi...
Gezinti bitince padişah adamlarına düşüncesini açtı.
Adamlar padişahın buyruğunu iletmek üzere emirin
yanına vardılar.Emir dinledikçe renkten renge girdi.
Herkesin derdine deva bulan bir akıllı vezir vardı.
Emir,kensine de yardım eder ümidiyle ,akıllı
vezirin kapısını çaldı."Ey halden anlayan kişi!"dedi,"
Padişahımız bütün malımı mülkümü alsın ama atıma
dokunmasın.Bu at, benim canımdan bir parçadır.
At giderse, bir parçam eksili,ölürüm."Ardından
ağlaya ağlaya padişahın huzuruna çıktı. Padişahın
adamları ise gösterişli atı getirmişlerdi.Atı görenler,
bir daha bakıyorlardı. Padişah gözlerini attan,
vezirine çevirerek
"Ey vezirim!"dedi,"Ne güzel bir at değil mi?
" Vezir "Padişahım,gönlünüz bu atı bir kere
sevdiğinden,şeytanı melek gibi görür olmuşsunuz.
Bu at pek de alımlı bir at değil! Şu başa bakar
mısınız,öküz başı gibi,kocaman!
Padişah bu sözler üzerine ata baktı,at gözüne
sanki biraz kusurlu gibi göründü.Söylenen
başka sözler, padişahı attan iyice soğuttu.
Sanki padişah kendi gözlerini bir kenara
koymuş,vezirin gözüyle hayata bakmaya
başlamıştı.
Bütün bunlar atını padişaha vermek
istemeyen emirin,
samimi bir dille dua etmesinin sonucuydu.
Böylece hem padişahın buyruğundan çıkmamış,
hem de atını elden çıkarmamış oldu.